GÖZDEN UZAK, AMA UNUTULMAMIŞ
(OUT OF SIGHT, NOT OUT OF MIND)
Uzm. Psk. Dilek Sare Lak Özkaptan
Bu çalışmada öncelikle Piaget’nin bilişsel gelişim teorisine bağlı kalınarak anahtar bir kavram olan nesne sürekliliğinin bebeklerdeki gelişimi Piaget’nin gözünden ve gözlemlerinden faydalanılarak yazılan bir makalenin çevirisine yer verilmiştir. Sonrasında ise bu konuyla ilgili literatürde yapılan gözden geçirme sonucunda bu teorinin bulgularını destekleyen ve desteklemeyen makalelerin özetleri ve yer alan deneylerin sonuçları bulunmaktadır.
Birkaç temel düşünme becerisine sahip bir bebekten, şu anda dil, semboller ve mantığı içeren pek çok karmaşık yolla dünyayı analiz ve muhakeme edebilen bir yetişkin haline nasıl ilerlediniz? Bu soruya ilk cevabınızın “Bu entellektüel becerileri öğrenme yoluyla, yani çevremle etkileşimim ve gelişimim sırasında yetişkinlerden aldığım eğitim ile kazandım” olma olasılığı yüksektir.
Bu açıklama sezgisel olarak çoğu kişiye doğru görünse de, birçok gelişim psikologu bu entelektüel becerilerin kazanılmasında basit öğrenmeden daha fazla bir şeylerin olduğuna inanıyor. Egemen görüşte, entellektüel gelişimin bir olgunlaşma süreci olduğundan ve fiziksel gelişim gibi doğumdan yetişkinliğe tahmin edilebilir bir şekilde gerçekleştiğinden söz ediliyor.
Bir bebeğe baktığınızda, yeterli öğrenmeyle yetişkin fiziksel davranışları yapabilecek bir kişi mi görüyorsunuz? Elbette, hayır. Bunun yerine zamanla çocuğun artarak daha karmaşık yollarda davranmasını sağlayacak bir fiziksel olgunlaşma süreci olduğunu biliyorsunuz. Çocuk herhangi bir gelişim düzeyini tamamlamadan dünyadaki bütün öğrenme belli davranışları üretemez. Örneğin; yürüme davranışını düşünün. Tahminen, yürümenin öğrenilmiş bir davranış olduğunu düşünüyorsunuz. Ama altı aylık bir bebeğe yürümeyi öğretmeye çalıştığınızı hayal edin. Bebeği günde sekiz saatlik olimpiyat düzeyi bir planlamayla çalıştırsanız da bebek yürümeyi öğrenemeyecektir. Bunun sebebi çocuğun henüz yürüme davranışını gösterecek fiziksel olgunluğa erişmemiş olmasıdır.
Entellektüel ya da bilişsel, çoğu araştırmacı gelişime benzer şekilde bakar. Uygun bir gelişim düzeyine erişilmeden anlaşılamayan belli düşünme ve muhakeme becerileri vardır, bunlar için ne kadar öğrenme olduğu önemli değildir. Psikoloji, bilişsel gelişim kavramını anlaşılması ve gerçekleştirilmesini İsviçreli Jean Piaget’ye borçludur.
Jean Piaget psikoloji tarihindeki en etkileyici figürlerden biridir. Çalışması gelişimsel psikolojide devrim yapmış ve zekanın oluşumu alanındaki çalışmaların temeli olmuştur. Piaget aslen bir biyolog olarak yetişmiş ve hayvanların doğuştan gelen yeni çevrelere uyum sağlama becerisi üzerine çalışmıştır. Paris Sorbonne’da okurken (para kazanmak için) ilk zeka testlerinin geliştirildiği Alfred Binet’in laboratuarında bir işi kabul etmiştir. İngilizce olarak geliştirilmiş bir muhakeme testinin Fransızca versiyonunun standardizasyonunu yapmak için çalışmaya başlamıştır. Bu tür testlerin standardize dilmesinin sebebi testi alan her çocuğun aynı soruları yapmasını sağlamaktır. Bu yolla, sonuçlardaki farklılıklar testteki değişikliklere değil çocuklarla ilişkilendirilebiliyordu. Paris’teki bu çalışmalar sırasında Piaget bilişsel gelişim hakkındaki teorilerini üretmeye başladı.
TEORİK VARSAYIMLAR
Başlarda Binet laboratuarındaki çalışma sıkıcıydı ve ilgi çekici değildi. Ama sonra Piaget testteki sorulara farklı yaşlardaki çocukların verdiği yanıtlarda ilginç örüntüler fark etmeye başladı. Aynı yaşlardaki çocuklar aynı yanlışları yapıyor gibi görünüyordu. Bu aynı cevapların verilmesi aynı muhakemenin kullanılmasıyla ilgiliydi. Piaget’yi şaşırtan doğru yanıtlar değil, yanlış yanıtları üreten düşünmeydi. Bu gözlemlere dayanarak, yaşı büyük çocukların küçüklerden daha çok şey öğrenmiş olduğunu değil, sorunlarla ilgili farklı düşündüklerini kuramsallaştırdı. Bu, onun o zamanın zeka tanımını sorgulamasına yol açtı. O çocukların değişik yaşlarda kullandıkları bilişsel stratejilerin bütün olarak anlaşılmasını içeren bir tanım düşündü.
Piaget hayatının ve kariyerinin sonraki elli yılını çocukların entelektüel gelişimini çalışmaya adadı. Çalışması meşhur bilişsel gelişim teorisini oluşturdu ve bu insanların karmaşık düşünme becerilerini nasıl edindiğinin on yıllar boyunca tartışmasız açıklaması oldu. Teorisi bütün insanların aynı yaşlarda ve aynı sıralamayla gerçekleşen dört bilişsel gelişim evresi boyunca geliştiğini varsayar. Bunlar Tablo 1’de özetlenmiştir.
Teorisi kadar Piaget’nin çocukların düşünme becerilerini çalışırken kullandığı teknikleri de önemlidir. Piaget Binet Laboratuarı’nda, eğer yeni bir zekâ kavramsallaştırılması yapılacaksa yeni metotların geliştirilmesi gereğini fark etti. Sıradan ve fazlasıyla katı standart testler yerine çocukların cevaplarının sorgulamanın yönünü etkilemesine izin veren bir görüşme tekniği önerdi. Böylece, çocukların cevaplarının altındaki işlemleri en iyi şekilde keşfedebilecekti.
Piaget’nin araştırmasının en çarpıcı yanlarından biri de, birçok sonuca varmak için kendi çocukları Lucienne, Jacqueline ve Laurent’le çalışmasıydı. Bugünün bilimsel standartlarına göre bu metot fazla yanlış olasılığı ve nesnellik eksikliği nedeniyle oldukça sorgulanabilirdir. Ama kurallara istisnaların olması gibi, Piaget’nin çocuklarından elde ettiği bulgular çocuklara genel olarak başarıyla uygulanabilirdir.
Bu tek bölümde Piaget’nin çalışmasının küçük bir bölümünden fazlasını incelemek için yeterli yer yok. Bu yüzden, anahtar entelektüel beceri “nesne sürekliliği”nin keşfi üzerine odaklanacağız. Bu Piaget’nin en önemli bulgularından birini örneklemesi ve araştırma yöntemlerinin tecrübe edilmesi bakımından güzel bir fırsat sunuyor.
“Nesne sürekliliği” bir nesnenin duyularımız dışında da olsa var olduğunu bilme becerisi anlamına gelir. Eğer biri size doğru yürür ve elinizdeki kitabı alıp başka bir odaya giderse, o kitabın ya da kitabı alanın varolmayı bıraktığını mı düşünürsünüz? Hayır, görmeseniz, duymasanız ve dokunamasanız bile kitabın ve kişinin zihnimizde bir kavramı vardır.
Ancak, Piaget’ye göre bu sizin için her zaman doğru değil. Sizin ve bir başkasının bir nesneyi sürekli olarak algılamasına ilişkin bilişsel becerinin yaklaşık sekiz aylıkken geliştiğini gösterir. Bu becerinin önemli olmasının nedeni onsuz problem çözme ve içsel düşünmenin imkânsız oluşudur. Dolayısıyla, bir çocuk duyusal-motor dönemi (0-2 yaş) terk edip, işlem öncesi döneme (2-7 yaş) girmeden önce nesne sürekliliğini kazanmış olmalıdır.
METOD VE SONUÇLAR
Piaget yapılandırılmış değerlendirme yöntemlerini kullanarak nesne sürekliliği bilişsel becerisinin gelişme sürecini çalıştı. Bebekler ve küçük çocuklar için bu teknikler Piaget’in çocuklarla oynadığı oyunlar şeklini alıyordu. Çocukların oyunlarda yaptığı yanlışları ve problem çözme becerilerini gözleyerek duyusal-motor dönem ve nesne konseptinin şekillenmesinde yer alan altı gelişimsel dönem tanımladı. Bu altı alt dönem araştırmanın tadını almamız için Piaget’nin kendi gözlemsel günlüklerindeki çocuklarıyla yaşadığı diyaloglardan örnekler alınarak özetlenecektir.
Düzey 1 (Doğum-1 ay): Bu dönem öncelikle beslenme ve dokunma ile ilgili nesnelerle ilgilidir. Yaşamın bu ilk ayında nesne sürekliliğine dair kanıt yoktur.
Düzey 2 (1-4 ay): Bu dönemde halen nesne konseptine dair bir işaret olmasa da, Piaget’nin bebeği bu beceriye hazırlayıcı olarak yorumladığı bazı davranışlar vardır. Bebek kendi bedenini merkez alan davranışları amaçlı olarak tekrarlamaya başlar. Örneğin; eğer bebeğin eli tesadüfen ayağına değerse, bu olayın tekrarı için aynı hareketlerin üst üste yapılması oluşur, Piaget buna “birincil döngüsel reaksiyonlar” adını vermiştir. Ayrıca, bu düzeyde bebekler hareket eden nesneleri gözle takip etmeye başlarlar.
Sıklıkla, eğer bir nesne çocuğun görsel alanından çıkarsa, çocuğun bakışı nesnenin geri dönmesini beklercesine nesnenin kaybolduğu noktada sabitlenir. Bu nesne sürekliliği kavramını işaret eder gibi görünse de Piaget çocuğun kaybolan nesneyi aktif bir şekilde aramadığı ve nesne yeniden görünmezse çocuğun dikkatini başka görünebilir nesnelere yönelttiğini ifade ederek nesne sürekliliği konseptinin oluşmadığını belirtmiştir. Piaget bu davranışa “pasif beklenti” adını vermiştir. Piaget ve oğlu Laurent arasındaki bu etkileşim bunu göstermektedir.
Gözlem 2. Laurent 0;2 (sıfır yaş, iki ay) . Beşiğinin başlığından doğru ona bakıyorum, zaman zaman az çok sabit bir noktada görünüyorum; Laurent ben görünürde yokken o noktayı izliyor ve açıkça yeniden görünmemi bekliyor. (s.9)
Çocuk kendini nesnenin kaybolduğu yere bakmayla sınırlıyor: Böylelikle sadece önceki algının tutumunu koruyor ama hiçbir şey görünmezse, az sonra vazgeçiyor. Eğer nesne kavramına sahip olsaydı… o şeyin nereye konmuş olabileceğini bulmak için aktif bir şekilde arardı… Ama bu kesinlikle onun nasıl yapılacağını bilmediği bir şey, kaybolan nesne taşınan kalıcı bir nesne değil, sadece gözden kaybolunca boşluğa giren bir imge ve oradan hiçbir nesnel sebep olmaksızın ortaya çıkar. (s.11)
Düzey 3 (4-10 ay) Bu dönemde çocuklar amaçlı ve tekrarlı olarak çevrelerinde karşılaştıkları nesneleri manipüle etmeye başlarlar. (“ikincil döngüsel reaksiyonlar”) Çocuk nesnelere uzanmaya, nesneleri kavramaya, sallamaya, bakmak için ya da ağzına sokmak için yakınlaştırmaya ve hızlı hareket eden veya düşen nesneleri takip etmek için hızlı göz hareketleri yapma becerisini edinmeye başlar. Bu dönemin sonunda, nesne sürekliliğinin ilk işaretleri belirir. Örneğin; çocuklar görünürde tanınmayacak nesneleri ufak bir kısımları görünüyorsa aramaya başlarlar.
Gözlem 23. Lucienne 0;9. Lucienne’e daha önce hiç görmediği bir plastik kaz verdim; bir kerede onu kavradı ve tamamen inceledi. Kazı yanına koydum ve gözlerinin önünde bazen tamamen, bazen de başı dışarıda kalacak şekilde üstünü kapadım. Birbirinden çok farklı iki tepki… Kaz tamamen kaybolduğunda, Lucienne onu kavramaya yakın olsa bile hemen aramayı bıraktı. Ama gaga gözüktüğünde, yalnızca görünen kısmı kavrayıp hayvanı kendine doğru çekmedi, bazen örtüyü kaldırdı ve bütün nesneyi kavradı. Hiçbir zaman, hatta birkaç kere örtüyü kaldırıp gaganın belirdiğini görmesine rağmen kaz tamamen saklandığında Lucienne onu tamamen kaldırmayı denemedi. Burada, bir bütünlüğün kurulmasının görünmez bir nesneyi aramaktan çok daha kolay olduğu gerçeği var. (s. 29-30)
Buna rağmen, Piaget nesne kavramının halen tamamen oluşmadığına inanıyor. Bu dönemde çocuk için nesnenin bağımsız bir varlığı yok ve varlığı çocuğun kendi davranışlarına ve duyusal algılarına bağlı. Bir başka deyişle “yarı gizli nesnenin bir perde tarafından maskelendiğini düşünmek imkansız olurdu, o basitçe kaybolma sürecinde olarak algılanıyordu. “(s. 35)
Düzey 4 (10-12 ay) Üçüncü düzeyin son haftaları ve dördüncü düzeyin başlarında, çocuklar nesnelerin görünürde olmasalar bile varolmaya devam ettiklerini öğrenirler. Çocuk görünürden tamamen saklanan bir nesneyi aktif ve yaratıcı bir şekilde arayacaktır. Yüzeysel olarak bakıldığında, bu tamamen gelişmiş bir nesne konsepti gibi görünse de, Piaget çocuğun “görünür yer değiştirmeler”i anlama becerisinden yoksun olduğu için bu bilişsel yetinin eksik olduğunu bulmuştur. Piaget’nin bununla demek istediğini anlamak için, şu örneği düşünün. (Kendi kendinize deneyebilirsiniz.) On bir aylık bir çocukla oturup bir havlun altına (buna yer A diyelim) tamamen saklarsınız. Çocuk, onu arar ve bulur. Nesne çocuk için belirgin olarak varlığını sürdürmüş ve boşluğa girmemiştir. Ancak, oyuncağı açıkça bir battaniyenin altına (buna yer B diyelim) saklasanız da, çocuk olası bir şekilde oyuncağı daha önce bulduğu yer olan yer A’ya dönüp arayacaktır. Dahası bu süreci tekrar tekrar deneyebilirsiniz ve çocuk aynı hatayı yapmaya devam edecektir. Buna “A, B değil etkisi” denir.
Gözlem 40. On aylık Jacqueline yatakta oturuyor. Ellerinden papağanını alıyorum ve art arda iki kez yatağın altında sola, yer A’ya saklıyorum. Her iki seferde de Jacqueline hemen nesneyi arıyor ve kavrıyor. Sonra onu yine ellerinden alıyorum ve yavaşça, gözlerinin önünde sağ tarafa taşıyorum, yer B. Jacqueline hareketi çok dikkatlice izliyor,ama papağan B’de kaybolduğu anda, soluna dönüp daha önce bulunduğu, yer A’ya bakıyor.(s.51)
Piaget’nin dördüncü düzeydeki bu hatayla ilgili yorumu çocukların boş kafalı olmaları değildi, nesne kavramının onlar için benim ve sizin için olduğu gibi olmamasıydı. On aylık Jacqueline için her papağan onun davranışlarından bağımsız olarak ayrı kalıcı bir şey değil. Saklandığında ve başarıyla yer A’da bulunduğunda, “A’daki papağan” oluyor, sadece papağanlığıyla değil aynı zamanda saklanma yanıyla tanımlanan bir şey oluyor. Bir başka deyişle, papağan ayrı bir nesne değil, çocuğun zihnindeki bütün resmin sadece bir parçasıdır.
Düzey 5 ( 12-16 ay) Yaşamın birinci yılının sonuna doğru, çocuk görünür sıralı yer değiştirmeleri takip etme becerisi kazanır ve nesneyi son olarak görünüp saklandığı yerde arar. Bu olduğunda Piaget çocuğun duyusal motor döneme, beşinci düzeye geçtiğini iddia eder.
Gözlem 54. Laurent 0;11 iki minder arasında oturuyor. (A ve B) Ben saati değişiklerle her birinin altına saklıyorum, Laurent sürekli nesneyi tam nerde kaybolduysa orada arıyor, bu bazen A, bazen B oluyor. Bir önceki dönem sırasında olduğu gibi ayrıcalıklı bir pozisyona takılı kalmıyor. (s.67)
Ancak, Piaget doğru nesne sürekliliğinin halen tamamlanmamış olduğuna işaret ediyor, çünkü çocuk “görünmez yer değiştirmeler”i anlayamıyor. Gelen örneği düşünün. Birisinin bir bozuk parayı küçük bir kutuya koyduğunu, sonra arkası size dönük olarak dolaba yürüyüp, çekmeceyi açtığını izliyorsunuz. Size döndüğünde kutunun boş olduğunu keşfediyorsunuz. Bu nesnenin görünmez yer değiştirmesidir. Doğal olarak dolaba gider, çekmeceye bakarsınız. Piaget bunun çok doğal olmadığını gösteriyor.
Gözlem 55. 1;6 Jacqueline yeşil bir halın üstünde oturuyor ve onun ilgisini çok çeken bir patatesle oynuyor. (Bu onun için yeni bir nesne.) Onu bir boş kutuya koyup oradan çıkararak kendini eğlendiriyor. Sonra ben kutuyu halının altına koyup ters çeviriyorum, çocuğun benim hareketimi görmesine izin vermeden nesneyi halının altına saklanmış olarak bırakıyorum ve sonra boş kutuyu getiriyorum. Halıya bakmayı bırakmayan ve benim halının altında bir şeyler yaptığımı fark eden Jacqueline’e diyorum ki: “Babaya patatesi ver.” O kutunun içinde patatesi arıyor, sonra bana bakıyor,sonra yine kutuya bakıyor, sonra bana bakıyor vs. ama altında saklanmış patatesi bulmak için halıyı kaldırması gerçekleşmiyor. Art arda beş denemeden sonra sonuç olumsuz oluyor. (s.68)
Düzey 6 (18-24 ay) Sonunda çocuk duyusal motor dönemin sonuna yaklaştığında, nesne sürekliliği kavramı tamamen anlaşılıyor. Bu düzeye geliş çocuğun görünmez yer değiştirmelere uğrayan nesneleri mental olarak temsil etme becerisiyle belirleniyor.
Gözlem 66. 1;7 Jacqueline bir seri perdenin altında olan bir nesneyi algılayabiliyor gibi görünüyor. Ben kalemi bir kutuya koyuyorum, etrafına bir kağıt koyup bunu mendile sarıyorum, sonra bütün bu şeyi bere ve örtüyle kaplıyorum. Jacqueline bu son iki ekranı kaldırıyor, sonra mendili açıyor. Kutuyu doğrudan bulamıyor, ama aramaya varlığından kesinlikle emin olarak devam ediyor, sonra kağıdı algılıyor, hemen tanıyor, kaldırıyor, kutuyu açıyor ve kalemi kavrıyor. (s.81)
Piaget, nesne sürekliliği bilişsel yetisini gerçek düşünmenin başlangıcı olarak düşündü; yeni sorunları çözmek için içgörü ve mental semboller kullanma becerisi. Bu çocuğun bir sonraki bilişsel gelişim düzeyine hazırlar. Bu düzey işlem öncesi dönemdir. Bu dönemde düşünme aksiyondan ayrılır, bu mental işlemlerin hızının çokça artmasına olanak verir. Bir başka deyişle, nesne sürekliliği entellektüel becerilerdeki ardışık işlemelerin tümünün temelidir. Piaget belirtmiştir ki:
Nesnenin korunması, diğer şeylerin yanı sıra, onun yerleştirilmesi işlemidir, yani çocuk nesne kaybolduğunda aynı anda varolmasının sona ermediğini ve nesnenin nereye gittiğini öğrenir. Bu gerçek daha başından kalıcı nesne şemasının oluşturulmasının pratik evrenin zamansal-mekansal ve nedensel organizasyonuyla yakından ilişkilidir. (Piaget & Inhelder, 1969)
TARTIŞMA
Piaget’nin bilişsel gelişimin dört aşamalı formülasyonunu yaptığı çalışma boyunca bu egzersiz ve davranış gözlemlemesi yöntemi temel oluşturmuştur. Piaget, kültürel ve ailesel öykülerden bağımsız olarak, düzeylerinin evrensel olarak tüm çocuklara uygulanabilir olduğunu iddia etti. Ek olarak, duyusal-motor düzeyde nesne kavramının gelişimiyle ilgili bazı noktaları önemle vurgulamıştır. (Bu noktaların ayrıntıları için Ginzburg & Opper, 1979’a bakınız.)
1- Her düzeyle ilgili yaşlar yaklaşıktır. Piaget’nin ilk çalışması sadece üç çocuğu içerdiği için yüksek bir güvenilirlikle yaş aralıklarını tahmin etmek onun için zordu. Örneğin; Jacqueline’da 1;7 yaşta görülen bazı beceriler, Lucienne’de 1;3 yaşta görülüyordu. Ancak, çalışmanın yıllar boyu devam etmesi, Piaget’nin tanımladığı yaş aralıklarının ortalama olarak oldukça doğru olduğunu ortaya çıkardı.
2- Ancak Piaget, düzeylerin sıralamasının değişken olmadığını savunmuştur. Bütün çocuklar bir sonraki düzeye geçmeden önce bir öncekini yaşamalıydı, hiçbir düzey atlanamazdı.
3- Bir evreden diğerine geçişler zamanla aşamalı olarak gerçekleşir, böylece bir düzeydeki yanlışlar yeni entelektüel beceriler olgunlaştıkça yavaşça azalmaya başlar. Piaget çocuklar için düzeylerin arasında olmaları ve hem önceki hem sonraki düzeylerin becerilerini sergilemelerinin oldukça yaygın ve normal olduğuna inandı.
4- Çocuk bir sonraki yüksek düzeye doğru gittikçe, düşük düzeylerle ilişkilendirilmiş davranışlar her zaman tamamen kaybolmayabilir. Altıncı düzeydeki bir çocuk için beşinci düzey ile ilgili entelektüel stratejiler kullanmak olağanüstü bir durum olmazdı. Bu stratejiler işe yaramadığında çocuk problemi çözmek için altıncı düzey muhakeme tipine uygun yeni yöntemler arayacaktır.
ELEŞTİRİLER VE SON UYGULAMAR
Son kırk yıldır Piaget’nin bilişsel gelişim kavramsallaştırması gelişimsel psikoloji alanına hakim olmuşsa da, kesinlikle eleştirisiz kalmamıştır. Bazıları ilk olarak Piaget’nin bilişsel gelişiminin somut evrelerle olması temel fikrini sorgulamaya odaklanmışlardır. Birçok öğrenme teoristi bu konuyla ilgili Piaget ile anlaşamamış ve entelektüel gelişimin sürekli olduğu ve sürecin içinde belli bir sıralamanın olmadığını iddia etmişlerdir. Onlar bilişsel becerilerin, diğer davranışlar gibi model alma ve kişinin öğrenme ve koşullanma öyküsünün sonucu olduğuna inanmışlardır.
Piaget’nin fikirlerinin aldığı diğer eleştiriler, belli becerilerin ortaya çıktığını iddia ettiği yaş aralıklarının doğru olmadığını, hatta bazıları bazı bilişsel becerilerin daha doğumda var olabileceğini tartışıyor. Böyle sorgulanana becerilerden biri de nesne sürekliliğidir. Bir seri yeni geliştirilmiş araştırmada, gelişimsel psikolog Renee Baillergeon üç aylık bebeklerin nesne sürekliliğine sahip gibi göründüğünü göstermiştir. (Baillergeon, 1987) O ve diğerleri Piaget’nin kullandığı yöntemlerin çok genç bebeklerin becerilerini doğru ölçmek için yeterli olmadığını öne sürdüler. Daha yeni kanıtlar (Wilcox, Nadel, & Rosser, 1996) nesne sürekliliğinin doğuştan gelen bir beceri olabileceğini göstermiştir. Baillergeon’un çalışmasındakine benzer yöntemler kullanılarak bebeklerin kaybolan ve tekrar görünen oyuncak aslanın yerini doğru hatırlayıp hatırlayamayacağını test ettiler. Bulgular sadece 2.5 aylık olan bebeklerin oyuncağın yerini doğru hatırladıklarını değil, aynı zamanda prematüre bebeklerin performanslarının tam dönem bebeklerinkinden anlamlı olarak farklı olmadığını göstermiştir.
Başka bir açıdan ise Piaget’nin konseptleri ve buluşları daha da genişleyen alanlarda araştırmaları etkiliyor. Bu tartışmanın temelini oluşturan Piaget’nin kitabından sadece 1996 yılında elli kez alıntı yapılması buna kanıt oluşturmaktadır. Örneğin; Zelazo, Frye, ve Rapus (1996) makalesinde üç yaşındaki çocukların bilişsel görevlerle ilgili kuralları anlama ve öğrenme becerisine sahip oldukları, ancak öğrendikleri kuralları her zaman uygulayamadıkları bulunmuştur. Bu kuralların ısrarlı uygulamaları dört veya beş yaştan önce görünmeye başlamaz. Piaget’nin bu erken çalışmasından alıntı yapan başka bir çalışma hukuki işlemlerde küçük çocukların şahitliğinin yeterlililiğini araştırmıştır. (Saywitz, Nathanson, & Snyder, 1993) Bir başka şaşırtıcı çalışma, Yeni Zelanda Papağanlarının (Parakeet) insanlara çok benzer bir şekilde “A, B değil etkisini” içererek nesne sürekliliğini geliştirdiklerini göstermiştir. (Funk, 1996)
SONUÇ
Bebeklerin bilişsel becerilerini çalışmak için yeni yöntemler geliştirildikçe, örneğin seçim-bakma (preference-looking) ve alıştırma-alıştırmama (habituation-dishabituation) teknikleri, Piget’nin kimi buluşları soru işareti altında kalmıştır. (Bu araştırma yöntemleriyle ilgili tartışma için Dworetzky,1990, s.126-127’e bakınız.) Aslında, onun bilişsel gelişim teorisini çevreleyen ve devam eden sayısız tartışma vardır. Bu tartışmalar bizim entelektüel becerilerle ilgili bilgimizde ilerlemeler sağlayacak olan araştırmaları motive etmesi bakımından sağlıklıdır.
Bu tartışmanın yanı sıra, Piaget’nin teorisi ilgili çalışmalar için bir temel ve hızlandırıcıdır. Onun çalışması aydın insanların çocuklar, eğitim metotları ve ebeveynlik tarzları ile ilgili fikirlerine ve araştırmalarına rehber olmaya devam etmektedir. Piaget’nin katkısı ölçülemezdi ve ölçülemez.
İLGİLİ MAKALELER
Piaget’nin bilişsel gelişim teorisinin birçok eleştiriye maruz kaldığı ve birçok çalışmaya ilham kaynağı olduğundan yola çıkarak literatürde nesne sürekliliği kavramının ortaya çıktığı yaş, içerdiği süreçler ve bunları çalışmak için çeşitli araştırma yöntemlerinin araştırılmasıyla ilgili bazı makaleler gözden geçirilecektir.
Piaget (1954) bebeklerin bilişsel dünyasının sabitlikten yoksun olduğunu ve nesneleri boşlukta ve zamanda kalıcı olarak görülmediklerini öne sürdü. Sonraki araştırmalar iki aylıkken görsel bilginin depolanabildiğini ve sonraki bir tanıma için kullanabildiğini gösterdi. (Fantz, 1964) Harris (1975) makalesinde Piaget’nin bebek nesneyi aramazsa veya yanlış yerde ararsa bunun bebeğin motor beceri eksikliği ya da nesnenin yerini unutmasından kaynaklanmadığını, bebeğin nesnelerin doğasıyla ilgili farklı bir grup varsayımı olmasından kaynaklandığını öne sürmüş olduğundan bahsetmiştir. Piaget’ye göre motor aktivite ve bellek yapıları bilişsel gelişimin altı olarak görüyordu ve bebek bir nesnenin varlığının veya en azından yerinin kendisinin daha önceki eylemlerine bağlı olduğunu düşünmesi açısından egosentrikti.
Harris (1975) bu çalışmasında Piaget’nin duyusal-motor dönemdeki altı düzeyi üzerine odaklanmıştır. Bu altı düzeyi nesne sürekliliği açısından şöyle formüle etmiştir: a) 6-8 hafta, kaybolmaya ilk tepkiler (düzey 1 ve 2); b) 3-9 ay iz sürme ve hareket eden nesnenin gelecek pozisyonunu tahmin etme(düzey 3); c) 5-12 ay manüel aramada el ve göz arasındaki ilişki (düzey 3’ten düzey 4’e geçiş); d) 9 ay sonrasında, yeni saklama yerine karşılık eski yerde arama (düzey 4, 5,6) ortaya çıkar.
Deneyler sonucunda;
- Bebeklerin erken dönemde bir çemberin aşamalı olarak kaybolması ve atipik görünmez olmasını ayırt edebildiği bulunmuştur.
- Bir başka deneyde bebeklere sırasıyla yanan ışıklar sunulmuştur, seri kesilse de bebek serini tamamlanmasını umarak yol boyunca iz sürmüştür. Bu bebeğin ışığı hatırladığı ve tahmin edilen yere yöneldiği ve de nesne sürekliliğine sahip olmaya başladığını göstermektedir. (Nelson,1968)
Buna benzer bir çalışmada Bower, Broughton ve Moore (1971) 3-5 aylık bebeklerin tünele giren trenin tekrar belirmesi için tünelin sonuna doğru baktıkları bulunmuştur. Ancak bu çalışmanın bir diğer önemli yönü de trenin yönü değiştirilse bile bebeklerin ilk öğrendikleri yöne doğru bakmaya devam ediyor olmasıdır. Böylece bebek tarafından trenin yönüyle ilgili beklentiler görsel olarak var olan dataya yeğlenmektedir. Piaget bunu manüel arama için de göstermiştir. (“A, B değil etkisi”) Piaget bunun bebeğin nesneyi tek, bağımsız olarak hareket edebilir olarak değil, kendi kullanımında, görünen yerinden farklı birçok yerde olabilir görmesiyle ilişkili olduğunu anlatmıştır. Bu durumda egosentrizm hipotezi desteklenmiş, bebeğin hareket eden nesnenin farklı mevkilerini tek bir nesnede bütünleştiremediği gösterilmiştir. Saplantılı arama yeri hataları, Piaget’nin bebeksi egosentrizim teorisine (theory of infantile egocenticity) en büyük kanıtı oluşturur.
Harris (1973) ise saplantı hataları için kısa süreli bellekte ileriye doğru bozucu etki (proactive interference hypothesis) açıklamasını sunmuştur. Bununla ilgili iki deneyde sonuçlar yer değişimindeki değişiklik 5 sn gecikmeli yapılırsa hatanın gerçekleşmesi daha olası hale geldiğini göstermiştir. Bu yaşlardaki çocukların kimi zaman doğru yerde arama yapmaları saklama yerini çekiciği ve denemeler arası zaman aralığı gibi değişkenlere bağlı olmasından kaynaklandığı ve bu açıklamanın önceki bilginin şimdikiyle karışma hassasiyeti bulunduğundan gözle izleme hataları için de kullanılabilirliği vardır.
Özetle; Piaget’nin bebeksi egosentrizm teorisini destekleyen (theory of infantile egocentricity) kanıtlar saplantılı hata örüntülerinden gelir. Örneğin; 4 aylık bebek görünür objeyi göz ardı eder, yerine tanıdık rota boyunca arar, 5-9 Aylık bebek izlemesini kaybolmanın yeni yönüne adapte etmede yavaştır ve 10 aylık bebek nesne yeni bir saklanma yerindeyse elle aramada saplantılı hata yapmaya eğilimlidir. Ve son olarak 14-16 aylık bebek aynı hataya eğer nesne görünür veya görünmez şekilde birden fazla kutu içine saklanmışsa düşebilir. Bower(1974) izleme hatalarını hareket ve yeri koordine edemeye, elle aramadaki hataları içinde mekansal ilişkisini anlamamaya atfetmiştir. Harris(1975) ise ileriye doğru bozucu etki teorisini bu hataları açıklamak için sunmuştur. Ancak Piaget’nin teorisi daha geniş anlamda açıklama getirebildiği için avantajlı konumdadır. Piaget çocuğun bir nesnenin geçmiş, şimdiki ve gelecek konumlarını tek bir kimlik içinde bütünleyemediğini savunmaktadır. Ramsay, & Campos, (1978) Piaget’nin sadece altıncı düzeydeki bebeklerin temsil etme kapasitesine sahip olduğu iddiasını test etmek üzere yaptıkları bu çalışmada bebeklere iki ayrı görev verilmiştir. Bu görevlerden biri saklandığını gördükleri bir aynı veya farklı oyuncağı bulmak (object notion task), ikincisi ise annelerinin bulmaları için ismini söylediği oyuncağı (object word understanding task) bulmaktı. Her iki görev için de bağımlı değişkenler aramanın devamı ve oyuncağı bulduğunda bebeğin gülümsemesiydi. Devam eden arama hatırlamanın, gülümseme ise tanıma belleğinin bir göstergesi olarak alınmıştır. Beklenen düzey 6 bebekleri beklenmeyen bir oyuncak bulduklarında her iki görev için de aramaya devam etmesi ve tanıdığı nesneyi bulduğunda daha fazla gülümseyecek olmasıydı.
Aynı yaşta düzey 5 ve düzey 6 bebekleri objelerle tanıdık duruma getirildi. Görevler verildikten sonra deneyin sonucu beklenilen yönde gerçekleşti. Veriler Piaget’nin sadece altıncı düzey bebeklerinin temsil etme kapasitesine sahip olduğu iddiasıyla uyumluydu.
3 ½ ve 4 ½ aylık bebeklerde nesne sürekliliğini test eden deneyler yapılmıştır. (Baillergeon, 1987). Piaget’nin bebeklerin 9 aylıktan önce saklanan nesneleri aramaması gözlemini yorumlamasını sorgulayan bu makale bebeklerin nesneleri araç-sonuç sıralamasında yönetecek koordine eylemleri yapmaya 9 ay civarında başlaması üzerinde durur. Nesne sürekliliğini dolaylı yoldan test etmek için bebeklerin katı bir nesnenin başka bir katı nesne tarafından işgal edilen boşlukta hareket edemeyeceği prensibini anlaması üzerine odaklanmıştır. Bebekler 180 derece öne ve arkaya hareket edebilen katı bir perdeye alıştırıldıktan sonra onlara iki test olayı gösterilmiştir. Olası olayda, perde kaybolan kutuya ulaşana kadar hareket etmiş, imkansız olayda ise arkasında hiç kutu yokmuşçasına perde 180 derece hareket etmiştir. Sonuç olarak 4 ½ bebekler ve 3 ½ aylık bebeklerin hızlı alışanları imkansız olaya olası olaydan güvenilir şekilde daha uzun baktığını yani, a) kutunun perde tarafından saklandıktan sonra var olmaya devam ettiği b) perdenin kutu tarafından işgal edilen boşlukta hareket edemeyeceğini anladığını düşündürür. Kontrol grubu (aynı çalışma düzenekte hiç kutu yokken yapılmıştır) ve deney grubu arasında anlamlı bir fark bir fark vardır.
Bu sonuçlar Piaget (1954)’nin nesne sürekliliğinin kazanıldığı yaş, bununla ilgili süreçler ve sergilendiği davranışlarla ilgili fikirlerine soru işareti düşürmüştür. Buna göre bebekler kaybolan nesnelerin sadece varlığını değil, aynı zamanda fiziksel ve mekansal özelliklerini de temsil edebiliyorlar. Bu özelliğe koordine eylemler yapmaya, yani duyusal motor şemaları koordine olmadan önce sahip gibi görünüyorlar. Piaget saklanan nesneleri aramanın nesne sürekliliğinin ayırıcı bir özelliği olarak görmüştür. Ancak buradaki sonuçlar bebeklerin arama faaliyetleriyle meşgul olmadan çok önce nesne sürekliliğine sahip olduklarına işaret eder. (Baillergeon, 1987).
Bu bilgiler nesne sürekliliği kavramının doğuştan gelip gelmediği sorusunu akıllara getiriyor. Spelke ( 1985) bebeklerin nesnelerin fiziksel sınırlı varlıklar olarak zamanda var oldukları, ve dış sınırlarını ve bütünlüklerini koruyarak boşlukta hareket ettikleri kavramasıyla dünyaya geldiklerini iddia etmiştir. Bununla ilgili ikinci bir görüş ise bebeklerin nesnelerde sürekliliğe bir inançla değil, ama sınırlı bir takım ilgili gözlemler sonucunda bu kavramaya ulaşabilecek bir öğrenme mekanizmasıyla dünyaya geldikleridir.
Sonuçta Baillergeon (1987) 3 ½ aylıkken de bebeklerin nesnelerin zamanda ve boşluktaki davranışlarına dair beklentileri olduğunu, özellikle de bebeklerin nesnelerin kaybolduğunda var olmaya devam ettiği ve başka nesnelerle dolu bir boşluk boyunca hareket edemeyeceğini farz ettiklerini gösteriyor.
Nesne sürekliliğinin ne kadarının kalıtımsal olduğu sorusunu soran bir makalede 120 tek yumurta ve 85 aynı cinsiyette çift yumurta ikiz çiftleri 3, 6, 9 ve 12 aylıkken Bayley Mental Ölçeği’nden (Bayley Mental Scale) alınan Escolona ve Corman ile Uzgiris ve Hunt tarafından geliştirilen Piaget ölçeklerine denk olan yirmi itemle test edilmişlerdir. (Matheny, 1975) Özellikle kavrama, nesne sürekliliği ve taklit etmeyle ilgili ve 3, 6 aylıkken tek yumurta ikizlerinin çift yumurta ikizlerine göre daha tutarlı olarak uyumlu olduğu bulunmuştur. Burada yer alan sonuçlar Piaget’nin duyusal- motor yeteneklere ilgili biyolojik köken iddialarını desteklemiştir.
Bayley Mental Ölçeğinden yirmi item a) kavrama, b) nesne sürekliliği, c) araçlar-sonuçlar, d) boşluk, ve e) taklit etme ile ilgiliydi. Bu itemlerden bazıları Tablo 2’te sıralanmıştır.
Bu çalışmada kullanılan item sayısı az olsa da duyusal motor yeteneklerin ortaya çıkması ve olgunlaşması için biyolojik bir temelin olduğu işaret edilmektedir. Bu nokta elbette, bebeğin deneyimlerinin hiç etkisi olmadığı anlamına gelmez, ama daha çok çoğu bebeğin evindeki deneyim aralığının görece olarak yeterli olduğu anlamına gelir.
Piaget’nin bilişsel gelişim aşamalarının başka türler için de geçerli olup olmadığı bir merak konusu olmuş ve çalışılmıştır. Örneğin; Gruber, Girgus, & Banazzi (1971) kedi yavruları, Vaughter, Smotherman, & Ordy, (1972) ise sincap maymunlarıyla ilgili nesne sürekliliğinin gelişimini çalıştılar, ve bu kavramın oluşumunun Piaget’nin çocuklar için tanımladığı gidişe benzer olduğunu buldular.
Wise, Wise, ve Zimmermann (1974) iki rhesus maymunuyla yapılan çalışmada insana benzeşen görevler (human analogue tasks) ve insana yarı benzeşen (subhuman analogue tasks) verdiler. İnsana benzeşen görevler şöyleydi: 1- tanıma 2-görmeyi kavramaya özümleme 3-kavramayı görmeye özümleme 4- hızlı harekete uyma 5- Görülür bir kesitten görünmeyen bir bütün oluşturma 6- ulaşarak görünür yer değiştirme 7- görünür yer değiştirme 8- ardışık görünür yer değiştirme 9- artarda görünür yer değiştirme 10- görünmez yer değiştirme11- ardışık görünmez yer değiştirme 12- art arda görünmez yer değiştirme 13- birleştirilmiş bölmeler.
Denekler 10 günlükken bu görevler verilmeye başlandı. 8/10 görevde başarılı olma koşulunu sağlandığında maymunlara yeni görev tanıtıldı. Her iki rhesus maymunu da çeşitli görevleri gerçekleştirmede aşamalı bir gelişme gösterdiler. Wise, Wise, ve Zimmermann (1974)’a göre tanıma ve görmeyi kavramaya özümseme birinci ve ikinci düzey, kavramanın görmeye özümsenmesi, ulaşarak görünür yer değiştirme, hızlı harekete uyma düzey 3, görünür yer değiştirmeleri izleme düzey 4, görünmez yer değiştirmeleri anlama düzey 5 ve art arda görünür ve görünmez yer değiştirmeler ile ardışık görünmez yer değiştirmeler düzey 6 içinde yer almaktadır. Sonuçta insan ve maymun türleri arasında nesne sürekliliğinin gelişimiyle ilgili benzer bir sıralama olduğu, bunun ve tepki tarzlarının türler arasında değişmez olduğu düşünülmüştür.
Sonuçlar Tablo 3’de yer almaktadır.
KAYNAKLAR:
Baillergeon, R. (1987). Object Permanence in 3 ½- and 4 ½- Month Old Infants. Developmental Psychology, 23(5), 655-664.
Harris, P. L. (1975). Development of Search and Object Permanence During Infancy. Psychological Bulletin, 82(3), 332-344.
Matheny, A. P. (1975). Twins: Concordance for Piagetian Equivalent Items Derived from the Bayley Mental Test. Developmental Psychology, 11(2), 224-227.
Piaget, J. (1954). The development of object concept. The construction of reality in the child. (pp.3-96). New York: Basic Books.
Ramsay, D. S. , & Campos, J. J. (1978). The Onset of Representation and Entry into Stage 6 of Object Permanence Development. Developmental Psychology, 14(1), 79-86.
Schultz, D. P. & Schultz, S. E. (2004). A History of Modern Psychology. Belmont: Wadsworth/Thomson Learning.
Wise, K. L. ,& Wise, L. A. , & Zimmermann , R. R. (1974). Piagetian Object Permanence in the Infant Rhesus Monkey. Developmental Psychology, 10(3), 429-437.