Öget Öktem
Her yıl olduğu gibi bu yıl da Mayıs ayında Bergama Asklepion’da Uluslar arası Psikodrama Kongresi yapıldı. 36.sı gerçekleştirilen bu yılki Psikodrama kongresinin ana teması “Ötekinin Makosenleri” idi. Bir Kızılderili atasözünden alınmış bir ibareydi bu. Siyu Kızılderililerine ait bir atasözü şöyle der: “Birini düşman bellemeden önce, onun makosenleri ile bir ay dolaşmalısın.” Düşmanını “anlama”yı öneren bu atasözü, yüzyıllarca öncesinin bilgeliğini yansıtıyor.
Biraz aşağıda değineceğim gibi, empati’yi iki boyutta düşünmek mümkün: biri Duygusal Empati , yani “Karşısındakinin duygularını anlayabilme”; biri de Başkasının bakış açısından bakabilme , yani “Kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması”.
Empati’nin Psikodramadaki tarifi, “Diğerini Yaşamak” diye yapılır. Psikodramanın kullandığı temel tekniklerden bir tanesi, bilindiği gibi, “Rol değiştirme” tekniğidir. Protagonist çocukluğunda annesiyle yaşadığı ve kendisini üzen bir olayı, ya da yakınlarda patronuyla yaşadığı bir olayı sahnelerken, Yöneticinin “rol değiştir” yönergesine uyarak annesinin ya da patronunun rolüne girer; burada artık “kendisi olmak”tan çıkacak, yıllar öncesindeki anne ya da şimdiki patron “olacak”, onun gibi hissedip, onun gibi düşünüp, onun gibi konuşacaktır. Ya da Grup üyelerinden birine yardımcı ego rolü verildiğinde (anne rolü, patron rolü, protagonistin kendi rolü, vb), artık o grup üyesi kendi düşünce, duygu ve yargılarını bırakacaktır, onların dışına çıkacaktır, rolünü aldığı kişinin duygu ve heyecan dünyasına girecek, onun gibi duyacak, onun gibi konuşacaktır.
Özetle, empati, Psikodramanın olmazsa olmazlarından biridir.
Ayna Nöronlar
Rizolatti’nin beyinde ayna nöronları keşfinden bu yana, empati ya da eşduyum dediğimiz şeyin nöral temellerini biliyoruz; o günden bugüne hem empatinin beyinsel temelleri ve ayna mekanizmaları konusundaki bilgimiz artıyor, hem de bu bilginin kliniğe yansımasında gelişmeler yaşanıyor; artık otizmin bazı ana semptomları daha iyi anlaşılıyor ve ayna mekanizmalarına dayanan nörorehabilitasyon stratejilerinde gelişmeler oluyor.
Ayna nöronlar ilk olarak makak maymunlarında gösterildi. Bu nöronlar maymunun F5 bölgesi denilen ventral premotor korteksinde bulunuyordu. Bu nöronların özelliği, maymun hem kendisi bizzat bir hareketi yaparken (mesela muzu alıp ağzına götürürken), hem de maymun veya insan, bir başkasının bu hareketi yaptığını (muzu alıp ağzına götürdüğünü) seyrederken çakması, ateşlenmesi idi. Başkasının yaptığı hareket, görsel sistemde işlendikten sonra, gözlemleyen bireyin aynı hareketin haritasını taşıyan motor sistemine doğrudan yansıyordu. Böylece birey, araya bilişsel/kognitif bir süreç girmeden de, karşısındakinin ne yaptığını “biliyor”du.
İnsanda da buna benzer, ama daha gelişkin, beynin bir çok yerinde yer almış ayna nöron sistemi var. Nörogörüntüleme çalışmaları insanda iki ayna nöron ağ sistemi (network) bulunduğunu gösteriyor. Birincisi, maymunda da olduğu gibi Premotor korteksi ve Parietal lobu, ayrıca da inferior Frontal girusun kaudal parçasını içeriyor; ikincisi ise “Limbik Ayna Sistemi” adıyla, İnsula ve Anterior Mezial Frontal Korteksi içeriyor.
Empati ve Zihin Kuramı
Evrim içinde en alt düzeyde empatiyi kuşlarda ve bebeklerde görebiliriz. Bir yerde konmuş olarak duran bir kuş sürüsünden bir ya da iki kuş havalandı mı, bütün sürü havalanıp onları takip eder. Bir oda dolusu bebekten bir tanesi ağlamaya başlarsa, bir süre sonra bütün bebekler bu ağlamaya katılır. Bu bulaşma davranışı/sirayet şeklindeki en alt düzey empatiyi, linç psikolojisinde de görebildiğimizi düşünüyorum.
Evrimde bir adım yukarı düzeyi, “Ötekinin durumuyla ilgilenme, ona yardım etmeye,onu teselli etmeye çalışma” şeklinde görebiliyoruz. Resimde, az önce bir başka erkek şempanze ile giriştiği kıyasıya bir dövüşü kaybeden, aşağılanan ve dışlanan bir erkek şempanzeyi görüyoruz; o, bunun acısını yaşamaktayken, bir yavru/ergen şempanze koluyla onun sırtına sarılarak onunla ilgileniyor, onu teselli etmeye çalışıyor.
Photo by Frans B.M. de Waal
“Emosyonel Empati” de denilen, daha çok inferior frontal girusta konuşlanan ayna nöronlar mekanizmasının oluşturduğu, emosyonel bulaşmayı, emosyonel tanımayı/farkındalığı ve empatik kaygı duymayı içeren tipteki empati, gelişimsel olarak bebeklik çağında, filogenetik olarak da kemirgenlerde ve kuşlarda başlar. Emosyonel empati’yi, “Hissettiğin şeyi ben de hissediyorum” şeklinde tercüme edebiliriz.
Daha üst empati sistemine geçtiğimizde, “Bilişsel Empati”yi görebiliriz; bunu da “Ne hissettiğini anlıyorum” şeklinde çevirmek mümkün. Buna “Başkasının bakış açısından bakabilme” de diyebiliriz. Ventro medial Prefrontal kortekste konuşlanan bu üst düzey empati sistemine de Theory of Mind/Zihin Kuramı adı verilir. Başkasının bakış açısından bakabilmeyi, ilerde doğabilecek olan sonuçları emosyonel olarak tasarlayabilmeyi içeren bu Zihin Teorisi, gelişimsel olarak çocuklarda ve yetişkinlerde, filogenetik olarak da şempanzelerde başlar.
“Birisini düşman bellemeden önce onun makosenleriyle bir ay dolaşmalısın.” diyen Kızılderili atasözünün, hem Emosyonel hem de Bilişsel empatiyi içerdiği açıktır. Psikodrama’da da bu iki empati tipinin ikisi de vardır.
Birkaç Kaynak:
C.M.Bird et al: The impact of extensive medial frontal lobe damage on ‘Theory of Mind’ and cognition. Brain (2004).127, 914-928.
A.Özbek, G.A.Leutz: PSİKODRAMA. Grup Psikoterapisinde Sahnesel Etkileşim. 2.basım,2003,Abdülkadir Özbek Psikodrama Enstitüsü Yayını, Ankara.
G.Rizzolatti,I.Craghero: The mirror-neuron system. Annu Rev Neurosci, 27,169-192.
G.Rizzolatti et al: Mirror neurons and their clinical relevance. Neurology, 2009, 5(1),24-34.